11 Mayıs 2013 Cumartesi

yağmur 1 (deneme)

Gizli yazım:))

 Yağmur 1 
O gün her zamankinden farklı başlamıştı sanki benim için. Her sabah münasebetsizce maruz kaldığım, babamın sesi bile bir hoş gelmişti kulağıma. Sanki bizi düşünüyormuş gibi cümleler sarf ediyordu. Mesela: “1 de kalksalar ancak 2-3 gibi yemek yerler annenide o zaman çağırırsın…vs.” Sonra güneş ışınları vardı dışarıdan tozlu ve kirli perdelerimize kaşarlanmış güneş ve görüş önleyiciler havası vererek gelip suratıma yarımyamalak ulaşabilen. “kalk ha kalk! Yatma yeter!” diye biraz samimi biraz kabaca söylenen Barış Mançovari bir melodi; bir şarkı sözü duydum sanki. Bilmem belki de hayal ettim; Babam bir Barış Manço hayranıydı ve senelerdir çaldığı gitarıyla bana onun tarzında bir şarkı söylüyordu kalkmam için. Nasıl ayaklandığımı bende hatırlamıyorum. Ama ilk yürümeye başladığım anda masanın üzerinde dolma saran annemi ve ardında da hemen karşısında ki televizyonda sevip sevemediğime karar veremediğim o TV programını gördüm: BBG evi. “Ulan” dedim içimden “ben bu evin demirbaşı olmalıyım. Hayatım hep gözler önünde olmalı, yarışmacı denen o insanlar hepsi gelip geçmeli ama ben hep orda kalmalıyım. Belki de tüm insanlığa olmasa bile en azından bu ülkeye maksimum derecede yararlı olabilirim. Çünkü ben en iyi bunu becerebiliyorum: gerçek hayatımı yaşarken oynamak; rol yapmak yani.” Bütün bunlar kafamdan geçerken açlığım daha baskın olmaya başladı: sanki küçük bir çocuk gibi, acıtırla acıtmaz arası mideme yumruklar atıyordu. Bir şey istiyordu inatla. “Yemek” dedim, “akıtma” diye bir ses işittim. Ne zaman bu kelimeyi duysam içten içe sevinirim. Unu, suyu, tuzu, kabartma kumunu; pardon tozunu, duruma göre sayıda yumurtayı bir kaba koyup karıştırıyorlar. Kıvamı tutunca (bal kıvamında olacak) biraz yağ konmuş tavaya bir kepçe ile akıtıp pişiriyorlar. Allah iştahım kabardı. Aylin akıtmayla uğraşırken bende dün gece barda kısılan sesimizi açmak için ballı papatya suyu yaptım. Her şey bitti, ben basınçlı kapların periyodik kontrolü isimli kitabımı alıp alaturkaya girdim. Bir iki dakika sonra bir gürültü bir fırtına bir rüzgar tırstım birden; şey dışarıda yani, meğersem yağmur başlamış. Kapılar çarpıyor, pencereler kırılıyor. Aha dedim kıyamet! Tuvalette işim bitince pencerenin önüne geçip yağmuru ve karşı binadaki yavruyu seyrettim hayran hayran. Yavru güvercini yani.:) Orda öyle uyuya kalmışım… 
YAĞMUR 2